Sayfalar

9 Ekim 2014 Perşembe

İzmir-Kemeraltı

İzmir bir şehir değil, yaşam tarzıdır. Alışmak zordur, zaman gerekir. Çünkü demin de dediğim gibi standartları olan bir şehir değildir o size uyum sağlamaz aksine siz ona uyum sağlamak zorunda kalırsınız. İzmir'in ayrıcalığı ise bu alışma kısmında şehir sizi zorlamaz sadece zamana, akışına bırakır ve bir de bakmışsınız İzmirli olmuşsunuz. İzmirli olmak ya da daha doğrusu İzmir'de yaşamak nasıl derseniz öncelikle kibarlıktır, saygı duymaktır, insana değer vermektir. Mesela otobüs sırasına girmeyi öğrenirsiniz ve bu kuralı bütün yaşamınıza uygular sonrada alışkanlık haline dönüştürür bu şehir. Her şekilde yaşanabileceğini öğrenirsiniz bu şehirde. Paranız olsa da olmasa da en güzel mekanlar sizindir mutlaka kafanıza uygun yerler bulabilirsiniz. Daha pek çok ama pek çok şey anlatılır, yazılar uzar gider. Önemli olan bu şehrin havasını soluyup onu benimseyebilmektir.
 Bir öğrenci gözünden anlatacağım bu yazımda tabiki o kadar çok gidilecek ve görülecek yer var ama ben Saat Kulesi, Kemeraltı'dan ve ne yenir ne içilirden bahsedeceğim biraz.
Öncelikle Saat Kulesi, İzmir'in en önemli sembollerinden biridir. Hemen hemen her gelen turistin burada bir çekilmiş fotoğrafı vardır. 2. Abdülhamit'in padişahlığının 25. yılında yaptırılmış ve Alman bir mimar tarafından yapılmış. Benim burda en çok ilgimi çeken şey ise yapıldığı günden beri sadece 1 kere durmuş saat. Onun nedeni ise depremden dolayı imiş ama onun dışında hiç durmamış. Ayrıca saat kulesinin yanında Büyükşehir Belediyesinin binası bulunmakta ve o da görsel olarak İzmir'in simgelerindendir. Eski zamanlarda ki bundan ortalama 25 sene evveline kadar deniz buralara kadar gelirmiş ama şimdi o kadar çok dolduruldu ki deniz, arada arabaların geçtiği 3'erden 6 şeritli yol daha sonrasında da çimlik alanlar var fotoğraflarda da görüldüğü gibi :))

Saat Kulesinden başlanıp Kemeraltı'na doğru gidilir ama biz önce yemek molası verdik. Ben yerel lezzetleri çok sevdiğimden ayrıca çok özlediğimden Melemenci'ye gittik. Adının ne olduğunu bilmiyorum 4 yıldır. Sadece Kapıda kocaman Melemen yazıyor. Hemen yerini de tarif edeyim. Öncelikle Kemeraltına girmeden opera binasını yanında Tibaş İşhanından giriyorsunuz arayı geçip Atıf Hoca Pasajı'nı görüyorsunuz ve 2. Beylere çıkar gibi o aradan da geçiyorsunuz ve önünüze çıkan sokakta hemen karşıda sağda kalıyor. Küçücük bir dükkan. Galatasaraylı Sarı İsmail'in kardeşi yapıyormuş bu melemeni. Ama tadı mükemmel hatta gönül rahatlığıyla diyebilirim ki sizin evde yaptığınız ev yapımı melemenden bile daha güzel. Oturduğunuzda sorulan tek şey acılı mı acısız mı çünkü adam başka hiçbir şey satmıyor içecek bile sormuyor eğer sen istersen getiriyorlar. Hemen dükkanın önünde 4 tane masa var. Zaten dükkanın bulunduğu sokak daracık. Melemenci hakkında söyleyeceklerim bu kadar gerisini fotoğrafa bırakıyorum. Ama İzmir'e yolunuz düşerse ve Kemeraltın'da acıkırsanız sakın dönercilere vs gitmeyin halis mulis ev yapımı melemeni deneyin derim :))


 Dükkandan çıktıktan sonra 2. Beyler yazısını takip edilerek tekrar Kemeraltı'na ulaşılabilir. Daha sonrası tipik bilinen Kemeraltı. Yemeğin üzerine çay iyi gider diye düşünüp Kızlarağası Hanında Şükrü Bey'in yerine gittik. Çayın tadı saatine göre değişir eğer şanslıysanız yeni demlenmiş çayın üstüne gidersiniz. Peki neden burayı tercih ediyorum şöyle anlatayım ki, diğer yerler fal vs bakıyorlar bende buraları pek sevmiyorum, tabi bir de yılların verdiği bir alışkanlık da var diyebilirim. Ayrıca çayı orda en güzel yer diyebilirim. Eğer ilk kez geliyorsanız fincanda pişen türk kahvesini öneririm. Ben hep gittiğim için kahve beni her zaman sarmıyor.
Gelelim bir de tatlı faslına. 4 yıldır İzmir'de yaşamama rağmen Hisarönü'nde meşhur şambali tatlıcısı varmışve ben her seferinde önünden geçmeme rağmen görmemişim bile. Evet bu kesinlikle çok büyük bir ayıbım. Çünkü şambali tatlısını aşırı sevmeyen biri olarak bayıldım. Artık favori yerlerimden biri oldu diyebilirim. Biz kaymaklı denedik. Tavsiyem de kaymaklısı. Küçücük dükkan hatta oturmaya yer yok. Elinize alıyorsunuz. Hatta bazen sıra bile bekleyebilyorsunuz.



Yazımı bitirmeden son olarak İzmir'de gezmek isterseniz ulaşım çok kolaydır. Alırsınız bir kent kart ve istediğiniz hemen her yere otobüs,metro ya da vapur vardır. Tek sıkıntısı mutlaka aktarma yaparsınız. Hatta nette çok geyikleri döner. Eğer turistik bölgelerde dolaşıyorsanız en güzel aracınız ayaklarınızdır. Hem her yeri görürsünüz, keşfedersiniz hem de mesafeler çok uzak değildir. Yorulmayacağınızın garantisini veremem çünkü Kemeraltı  bir ana caddeden oluşmasına rağmen birçok ara sokağa sahiptir ve buraların kokusu bambaşkadır. Aradığınız her şeyin toptancısıyla karşılaşmanız muhtemeldir.  Son olarak günübirlik turistliğimden kalan fotoğraflara bırakıyorum sizi.